5 Kasım 2012 Pazartesi

KRONİK HASTA BİR ANNENİN HİKAYESİ

 
Sene 2000 haziran ayının ilk günleri, yıl dönümünüz veya doğum gününüz değilse bu tarihi hatırlamazsınız neredeydiniz, neler yaptınız ama benim için bir kabusun başlangıcıydı, o günler. 
 
O sene ailemden uzakta küçük bir ilçede  üniversitenin birinde ileride hiç mesleğini yapmayacağım bir bölümde okuyordum. Okulun son günleri haziranın sıcağı altında müthiş karın ağrısı, günlerce geçmeyen ishal ve kusmalarla perişan haldeyim.  Hastane uzaktaydı gidemezdim, kendimi sağlık ocağına attığımda; acil bölümü bulunmadığından koltukta oturup ilaç yazdırmak için bekleyen insanların söylenmelerine karşın doktorun odasına girip yazdığı antibiyotikle geri döndüm. Birkaç gün sonra şiddetli kanamalar geçmeyince hayatımın en büyük şansı  olan doktor abimin yanına gittim. Vakit kaybetmemek için özel hastaneye gittik doktor şikayetlerimi dinlerken ülseratif kolit değildir umarım deyince abimin gözleri doldu.  Hemen kolonoskopiye aldılar ve o gün tanıştım hastane koridorları ve hastalığımın ismiyle ülseratif kolit...
 
Sonuca inanmak istemiyordu sanki başka başka hastanelerde tahliller yaptırıp İstanbul'un en iyi hastanesinde en iyi doktordan randevu alıp tekrar kolonoskopi yaptırdı ama sonuç hala aynıydı. Bizim elimizde olan bir şey değil ki vücudumuza sözümüz geçmiyor. Desteklerinden dolayı aileme minnettarım. Annem ben tuvaletteyken kapıda ağlar "ishalin geçmedi mi kızım" derdi o zaman kızardım beni daha çok hasta ediyorsun rahat bırak beni derdim.
 
Ama onun elinde değilmiş annelik güdüsüymüş çocuk hasta olduğunda anne iki kat hastalanıyormuş ben bunu şimdi anne olduğumda anlıyorum. Hastalığımın ilk yıllarında psikolojik yardım aldım ama kullandığım ilaçlar sadece uyuşturuyor tepkisizleştiriyordu. Depresyon geçirdiğimi söyledi psikiyatrist. Nasıl olmasın ki evden çıkamaz hale gelmiştim dışarıdaki arkadaşlarımdan koparıp, tuvaletle arkadaşlığımızı ilerletmişti bağırsaklarım. Kortizondan yüzüm şişmiş aynama başka birisi bakıyormuş gibiydi. Diyet yaptığım günlerde daha çok hasta oluyordum çünkü hastalığım hep kafamın içindeydi. Bunu yersem hasta olurum ama yemezsem aklım kalıyordu. 
 
Sessiz sakin; hüznümü, mutluluğumu  kendi içinde yaşayan bir çocuktum. Gözlemlediğim kadarıyla hastanedeki insanların bir çoğu benim gibi kendi halinde insanlardı. Ne zaman hastalığı kabullendim onunla yaşamayı öğrendim işte o zaman remisyona girmeye başlamıştım. En zor zamanları ilk yıllarda atlattım sonraki, aktif bağırsak haraketleri sıradan geliyor.
 
Doktorumun ev yansa kapıyı çekip çık arkana bile bakma dediğini unutmuyorum.  Bu söylediğini o günlerde idrak edemiyordum ama şimdilerde böyle yaşıyorum hayatımı. Dünyayı çok umursamıyorum.
Hastalığımın ilk günlerinden beri yanımda eşim vardı, o zamanlarda evli değildik ailemin hastalığımda gösterdikleri desteği evlenmemde göstermediklerinin sebebi belli ki bana kıyamadıklarından.
 
Şimdi günlerden hastalığı unutma vakti...
 
3 yıl sonra  evlendim, ama kızımı dünyaya getirmek için 5 yıl bekledim acabalarla doluydu kafamın içi.  Acaba çocuğuma da geçer mi diye ama bilemeyiz ki benim aile hikayemde de benden başka bu hastalıkla mücadele eden yok veya hasta olan birinin çocuğu hasta değil. İlacın dozunu azaltarak bazı günler almayarak vitaminlerle, iyi beslenerek hamileliğimi atlattım. Bebeğime süt veremedim içtiğim ilaçlar gaz yapıyor düşüncesiyle onun rahatsız olmasını istemedim.  Ama sütümü kesmeme rağmen gaz sancıları 9 ay kadar sürdü. 
 
Şimdi kızım 5 yaşında ve ben tekrar anne olmayı çok istiyorum, bütün zorluğuna karşın anne olmanın mutluluğu hastalığımla mücadele etmeme yardımcı oluyor. Benim diğer adım "mutlu anne ve çocuk". Dün çocuktum annemin dizinde, şimdi anneyim çocuğum dizimde.  Annelik bana çok şey öğretti. Onun gözünde hiç hasta anne olmadım ona hissettirmeden tuvalete girip, ilaçlarımı da gizli içiyorum. Hastalığımın hayatta yapmak istediklerimi engellemesine müsade etmeyeceğim.  
 
Sanırım 4 yıl önceydi bir tv programında "barsak form"un varlığını öğrendim o güne kadar kendimi yalnız hissediyordum. Benim gibi kimse yok diye biliyordum. Eğer hastalığımın ilk yılları olsaydı o günleri çok daha rahat atlatabilirdim, siz hastalığınızın başındaysanız ve bu grupla tanıştıysanız çok şanslısınız kolay atlatacaksınız. Parmaklarınızın ucunda sizi anlayan kocaman yürekli insanlar var.  Hastalığı kabullenmekten korkan insanları yüreklendirip, doktor ve ilaç konularında yardımcı olan abilerimize ve ablalarımıza herkes adına teşekkürü borç bilirim.
 
 
 
 

8 yorum:

  1. gözlerim doldu canım çok çok geçmiş olsun Allah şifasını versin inşallah.Sen sadece mutlu anne değil bence muhteşem bir annesin sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim iyi dileklerin için çok sağol

      Sil
  2. Merhaba bende senin gibi mücadele ile başladım hayata ama olsun bak bende 26 yaşında yumurtalık kanseri oldum tek yumurtalıkla anne oldun hayat bir yerden yorar insanı ama olsun mevla devasız dert vermesin

    sağlıklı günler dilerim zira en önemli şey sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok geçmiş olsun canım, hayat mücadele demekdir...

      Sil
  3. bende ülseratıf kolıt hastasıyım...barsakforumda gördüm bağlantınızı...kendı bloğumada beklerım...sevgıler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hastadaşım benim. bloğunun linkini gönderirsen sevinirim.

      Sil
  4. büyük geçmiş olsun.. allah yardımcınız olsun şifa versin inşallah.. evladı hasta olan bir anne olarak annenizi çok iyi anlıyorum.. sevgiler...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...