25 Ocak 2012 Çarşamba

etkin dinleme de neymiş?


http://www.annenotlari.com/ sayesinde tanıdığım Psikolog  Birsen Özkan etkin dinlemeyi örneklerle  açklamış akılımızda kalması açısından çok da iyi olmuş diğer yazılarını sizinle burada zaman zaman paylaşacağım.

Etkin dinleme, çocuğunun sorununu kendi sorunu gibi ele alıp çözmek için hemen ortaya atılan anababalar için önce zor gelebilecek bir tekniktir.


Kabul ederek dinleme = Etkin dinleme:Çocuğunuz: O aptalla artık hiç oynamayacağım, ben de onu oyuna almayacağım,
Siz: Arkadaşlarından birine biraz kızmışsın galiba..
Ç: Biraz değil çok kızdım.
S: Hııı
Ç: Ben de onu bir daha oyuna alırsam! Görür gününü.
S: Oyuna alınmamanın nasıl olduğunu ona göstermek istiyorsun.
Ç: Eveeett. Nasıl ağlamak istiyor insan görsün bakalım.
S: Canım benim, kendini çok kötü hissetmişsin.

Ne kadar farklı değil mi? Bu dinleme biçiminde çocuk neler hisseder inceleyelim: Annesi kendisini anlamaya çalıştı, bu çaba, ikisi arasındaki ilişkide kendini var ve değerli hissetmesine neden oldu. Olumsuz duyguları annesince reddedilmediği, kabul edildiği için olumsuz duyguları hissetmenin de doğal olduğunu gördü. Canı sıkkınken, dertliyken annesi kendisini eleştirmediği, ayıplamadığı, nasihat etmediği için ona daima güvenebileceğini hissetti. Annesi ona ne yapması gerektiğini söylemediği, sorununu kendisinin çözebileceğine inandığı için kendine olan güveni arttı. Saygı duyulduğunu hissetti. Peki sorunu çözüldü mü, şimdilik hayır. Ama kendini değerli hissetmesi kendine olan güven duygusunun artmasına ve sorunlarını çözmek için geleceğe yönelik cesaret bulmasına neden olacaktır. Çocuk kendisini anlaşılmış hissettiğinde sanki sorunu çözülmüş gibi kendini rahatlamış hisseder. Bunun nedeni çocuğun kendisini ne kadar kötü hissettiğini annesinin anladığından emin olmasıdır.

Red ederek dinleme = Engelli Dinleme:
Çocuğunuz : O aptalla artık hiç oynamayacağım, ben de onu oyuna almayacağım,
Siz : N’oldu? Arkadaşlarınla kavga mı ettin yoksa?
Ç: Kavga etmedim.
S: Etmedin de seni oyuna neden almadılar?
Ç: Hepsi değil, biri beni istemiyor?
S: Hangi arkadaşın seni istemiyor? Onunla aranda bir şey oldu demek ki seni istemediğine göre. Düşün bakalım ne geçti aranızda?
Ç: Hiçbir şeeeeeeyyyyy!
S: Sen annenle bile böyle konuştuğuna göre arkadaşlarınla kim bilir nasıl konusuyorsun?
Ç: Nasılmış!!!
S: Nasılını sen bilirsin. Sana her zaman demiyor muyum arkadaşlarınla iyi geçin. Hem iyi geçinmiyor hem de gelip bana sızlanıyorsun. Bu gidişle arkadaşsız kalırsan hiç şaşma.

Bu konuşmada neler olduğuna bakalım: Anne çocuğunun duygusunu hiç önemsemedi. İletişimin şu anda şimdi, yani çocuğu ile kendisi arasında olduğun dan habersiz, üçüncü şahıslarla çocuğunun arasında olan biteni anlamak için sorular sordu, eleştiriler yaptı, nasihat etti ve gelecekle ilgili kehanetlerde bulundu. Yani çocuğun sorunu varken iletişim engellerinin çoğunu yaptı. Böyle olunca da çocuk annesiyle ilişkisinde annesi onunla konuştuğu için kendini var olarak gördü ama etkin dinlemede olduğu gibi kendini değerli hissetmesi mümkün olabildi mi? Duyguları anlaşılmadı, sürekli sorgulandı. Olumsuz duyguları anlaşılıp rahatlayamadığı gibi annesine de kızdı, yani derdi birken iki oldu.. Annem böyle düşündüğüne göre demek ki ben nasıl konuşulacağını bilemeyen biriyim, diye düşünerek kendisinin normal olmadığı sanısına kapıldı. Eleştirildiği, güveni sarsıldı için benlik saygısı düştü ve hem annesine hem de kendine olan saygısı azaldı.

Yok sayma:
Çocuğunuz : O aptalla artık hiç oynamayacağım, ben de onu oyuna almayacağım,
Siz: Yuvada bir şey mi oldu?
Ç: Evet (o anda telefon çalar ve siz arkadaşınızla derin bir sohbete dalarsınız)
Böyle bir durumda çocuk engelli dinlemede olduğu kadar bile kendini var hissedemez. Annesinin onun derdini önemsemeyip neşe içinde arkadaşıyla sohbet etmesi çocuğu derinden yaralar. Kendini tümüyle o ilişkide yok hisseder. Aslında bu kadar acımasız olmasa da günlük yaşamda çocuğunuz bir şey anlatırken onun yüzüne bakmadan “Anlat, anlat ben dinliyorum” diyerek işinize devam ettiğiniz olmaz mı? Etkisi aynıdır.

Dinleme, bedensel, zihinsel ve psikolojik olarak anlatanla bütünleşmektir. Kendilerini önemli, değerli ve var hissedebilmeleri için özellikle çocukları dinlerken göz göze olmak zorundayız. Bu nedenle küçük çocukları dinlerken ya onların boyuna inmeli ya da onları kucağımıza almalıyız. Yavrucaklar hep bacaklar dünyasında yaşıyorlar çünkü.

Dinleme biçimlerini çan eğrisinde değerlendirsek sessizlik ve kapı aralayıcılar eğrinin solunda ve giderek olumluya doğru yükselirken etkin dinleme tepe noktasında ve engelli dinleme ile eksiye geçerek yok sayma ile sonlanır.
etkin dinleyen kişi karşı tarafın sorunu varsa sorun çözmesinin gerekmediğini bildiği için dikkatini yalnızca anlatanın anlattığına verecek, söylenenin ne anlama geldiğini ve hangi duyguları yaşadığını anlamaya çalışacaktır. Böyle olunca da sorunu olan çocuksa, sorunu ile baş başa kalacak, dolayısıyla sorununun sorumluluğunu alacak demektir. Duyguları anlaşıldıktan sonra rahatlayacak, kendine olan güveni artacak ve sorunu için düşünmeye başlayacaktır. Bu süreç çocuğun büyümesine, yetişkin benliğinin güçlenmesine neden olacaktır.
Anababası sözlü olarak söylemeseler de kendi çözümlerini önermedikleri için, sorununu kendi kendine çözebileceğine güvendiklerini anlayacaktır. Bunu çocuk nasıl anlıyor, beyniyle mi? Sanmıyorum. Hissettiği duygularla anlıyor.
Birsen Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...